Oyuncu Hasan Küçükçetin, Günaydın’ın YouTube kanalında ‘Yasemİnce İtiraflar’ programında Yasemin Döngel’in konuğu oldu. “Yaprak Dökümü” döneminde sosyal medya olsa çok büyük linç yiyebileceğini belirtip, “O kadar aradan girdim ve o kadar aceleyle oldu ki… Şimdi tekrarlarına bakıyorum. İlk girdiğim dönemler çok tökezlemişim” ifadelerini kullandı. “Yaprak Dökümü” dizisinde oynamanın aklında olmadığını dile getiren Küçükçetin, “Niyetim Ezel’de Cengiz’i oynamaktı, kendimi birden Şevket olarak buldum” itirafıyla ses getirdi. Şimdilerde rol aldığı “Sustalı Ceylan” dizisinin senaryosu geldiğinde role zor ikna olduğunu belirtti, “Şu ana kadar oynadıklarım içinde en zoru diyebilirim” sözleriyle dikkatleri üzerine çekti. İşte Hasan Küçükçetin röportajından satır başları…
-Nasılsınız, nasıl gidiyor hayat?
Hayat güzel gidiyor. İşte set koşturmaca. Bir yandan evi idare ediyoruz, bir yandan seti idare ediyoruz. Öyle arada gelgitli geçiyor.
-Biraz çocukluğunuzu dinleyerek girizgah yapsak…
Yani… Çok güzel bir çocukluk geçirdim. Babam emekli astsubay. O vesileyle bütün Türkiye’yi gezdik. Kıbrıs’a da gitmiş olduk. Yani mesela kışım Sarıkamış’ta geçiyordu, (Balıkesirliyim ben Burhaniyeli) yazım Burhaniye’de. Yani bir kışın en soğuğunu yaşıyordum, yazın en güzelini yaşıyordum. Sürekli gezdik. En fazla 3-4 yıl kaldık bir yerde. O yüzden sürekli yeni insanlar, yeni bir çevre, yeni bir coğrafya, yeni bir dil. Yani dil derken yeni bir şive. Bambaşka yörelere gidiyorsun, geziyorsun.
-Sürekli il değiştirmek zor olmadı mı?
Yok. Onun içinde doğduğum için zor gelmiyor. Şöyle zor oldu; babam emekli olduktan sonra İstanbul’a geldim konservatuvar için. O zaman zor oldu. Hep aynı yer. Hiçbir şey değişmiyor. Hiç kimse değişmiyor. Sürekli aynı, aynı, aynı. O biraz zor olmuştu. Sonra da öğrencilik, sürekli ev taşıyorsun. Her sınıfta başka bir evde oturdum. Öyle alıştım. Şimdi de normal, sabit bir hayata alıştım.
GÜNÜN EN ÖNEMLİ MANŞETLERİ İÇİN TIKLAYIN
FİLM SETİNİ GÖRÜNCE AKLIMI YİTİRECEĞİM SANDIM, MESLEK OLARAK OYUNCULUĞU HİÇ DÜŞÜNMEMİŞTİM
-Oyunculuğa giden yolculuğunuzdan da bahsedebilir miyiz?
Oyunculuk, yani sanat diyeyim bence; içte hissedilen bir duyu, bir form yani, o senin vücudunun içinde yaşıyor. Yani müzik yapan birisine sorsanız, hep zaten bebeklikten beri bir müzikle ilgili bir şeyi vardır. Filmleri çok dikkatli izlerdim. Oyunculuğu gözlemlemek çok hoşuma giderdi. Hatta bir gün bir filmin içinde şey vardı, başka bir film setini göstermişlerdi, aklımı yitireceğim zannetmiştim. İlk defa ışıkları gördüm, kamerayı gördüm, hatta bizde Panther diye bir sistem vardır bilirsiniz; raylar kurulur üstünde, kamera şey yapılır. Ben onu gördüğümde şey dedim, “Allah’ım, keşke bizim evde olsa da ben binsem, ablam ittirse” falan böyle ayrı bir şey. Yani oyunculuk hep hayatımın içinde bir yerde vardı benim. İlkokulda müsamerelerde aktif rol alırdım, halk oyunları ekibinde sürekli çalıştım. Lisede de öyle, yani liseye kadar bir sosyal aktivite sürekli oldu hayatımda. Ama profesyonel olarak, meslek olarak oyunculuğu hiç düşünmemiştim. Hiç aklıma gelmedi, çünkü çevremde yoktu öyle bir şey. E babam emekli olduktan sonra Burhaniye’ye taşındık, orada teyzem bana şey dedi, “Hasan, anlatırken gerçekten bir anlatıcı gibi anlatıyorsun.” Çok da gevezeydim ben o zaman, sürekli bir şeyler anlatırdım. “Ya bir meslek olarak düşünür müsün oyunculuğu?” dedi Bedia teyzem. “Yok teyze ya ne alaka” dedim. Bir de o zaman oyuncular sefalet içinde yaşıyor, kiralarını ödeyemiyorlar, çok zor durumdalar, şöyleler böyleler algısı da çok vardı. “Bir 9 Eylül’e gidersin yakın İzmir, oranın sınavına girersin” falan dedi. O benim kanıma girdi yani aklıma girdi. Sonra bir baktım ki evet bir merakım var benim. Bu merakı döndürebilirim, bu benim mesleğim olabilir. Yani o teyzemin sözüyle merakım, serüvenim başladı.
-Projelerinize gelelim… Sustalı Ceylan’dan bahsedeceğiz ama öncesini de biraz konuşmak isterim. Mesela bu ilk kötü rolünüz değil, “Menekşe ile Halil” dizisinde de sizi kötü bir karakter olarak izledik. Kötüyü canlandırmak daha mı zevkli, zorlu olduğu için haz mı veriyor?
Yani aslında haz demeyeyim de… Normal hayatımda çok kurallara sadık, çok sakinim; hani böyle bir uçlarda yaşayan bir insan değilim. Yani gayet kuralcı bir insanım aslında. E şimdi onların kuralı olmayınca biraz böyle keyif alıyorsun. Yani birisini dövmek, öldürmek, değil de o kurallara uymama kısmı biraz cazip geliyor bana. Bir de okuyorum mesela senaryoyu, iş onu oynama kısmına geldiği zaman önce kendimi sinirlendiriyorum. Daha sonra sette de hemen onun reaksiyonunu anlık görebiliyorsun. Mesela Necmi’de bir sahne çekiyorduk, Burak beni dövüyor. Bizim ses operatörümüz o kadar mutlu izliyordu ki sahneyi… Böyle ses masasının arkasından gözlerini gördüm sadece. Gittim yanına, “Ağabey bir saattir dayak yiyorum, niye yardıma gelmedin?” dedim “İçimin yağları eridi ağabey” dedi, “O kadar mutluyum ki dedi şu anda senin dayak yemenden.” Ha tamam dedim o zaman; iş, maya tutmuş yani doğru bir yerden gidiyoruz şu anda.
-O alınan tepkilerden de anlıyor insan zaten…
Önceden sosyal medya yoktu tabii. Şimdi sosyal medyadan küfürler, belalar, ölüm tehditleri, değişik değişik şeyler.
YAPRAK DÖKÜMÜ ZAMANI SOSYAL MEDYA OLSA BEN AYVAYI YEMİŞTİM!
-Eskiden olsa sizce sosyal medya şu anda farklı olur muydu bazı şeyler?
Hayır, yani o zaman da çok kötü olurdu. Ben şu an sosyal medyanın %90’ını pek sağlıklı bulmuyorum. Mesela bir güruh var; fake profiller, hani isim yok, takma bir isim, fotoğraf bazılarında yok, bazılarında çok alakasız resimler. Ve bana küfür ediyor, yani hani Necmi’den önce yani hiçbir şey yokken ortada. Giriyor, “Allah belanı versin” iyi tamam diyorsun. Anlamıyorsun yani. Hani önceden olmuş olsa, kendi adıma diyorum mesela ben Yaprak Dökümü’ne aradan girmiş bir oyuncuyum. Caner’le biz tam iki buçuk yıl o oynadı, iki buçuk yıl ben oynadım. O zaman şu anki sosyal medya olsaydı ben ayvayı yemiştim yani.
AYŞE’Yİ BANA ANLATMAYI ATLAMIŞLAR
-Her oyuncu için geçerli ama bu bence, ikinci karakterler genelde sevilmiyor ve benimsenmiyor…
Şimdi bir vücut olmuş o iki buçuk yılda ve mesela muhteşem izlenen bir diziydi. Külk bir iş olmuş ve ben aradan girdim, bir bölüm Caner oynuyor, ertesi bölüm ben çıkıyorum. Caner’le bizim alakamız yok, yani kast olarak hiçbir alakamız yok. E bir de oyunculuk olarak çok farklı bir şey. Şimdi beni şirkete çağırdılar, toplantı yaptık, konuştuk, şu rol bu, bu karakter bu… İzlememi istemediler, etkisinde kalırım hani onun tekrarını getiririm diye. E şimdi bir haftada beni Şevket yaptılar. Ben bir hafta sonra sete geldim, biz başladık çekime. Bir tane ufak bir kız var, kim o kız? Ben merakla ona bakıyorum böyle, Ayşe, tanımıyorum, bilmiyorum, sormaya da utandım hani settekilere kim bu çocuk falan diye. Bir sahne çekiyoruz, karşımda oturuyor ama kim olduğunu bilmiyorum böyle. Eve geldik, beni oyuncu yapan teyzem bizdeydi, “Bedia teyze sen bilirsin, evde bir çocuk var. Ben sormaya utandım, kim bu kız?” dedim. “O senin kardeşin” dedi, “Nasıl kardeşim ya, benim üç tane kardeşim yok.” dedim. Kızcağızı o kadar atlamışlar ki bana anlatmaya…
ŞİMDİ TEKRARLARINI İZLİYORUM, İLK GİRDİĞİM ZAMANLAR ÇOK TÖKEZLEMİŞİM
– Ya dizide de çok yok gibiydi aslında…
Yani ben işte Gökçe (Bahadır) var, Fahriye (Evcen) var, Bennu (Yıldırımlar) var falan zannediyorum. Şuna gelmek istiyorum; o kadar aradan girdim ve o kadar aceleyle oldu ki… Şimdi tekrarlarına bakıyorum. İlk girdiğim dönemler çok tökezlemişim. Bilmiyorum çünkü ne yapacağımı bilmiyorum. Hani hikaye ne, konu ne?
O ZAMAN SOSYAL MEDYA OLSAYDI LİNÇİN ÇOK BÜYÜĞÜNÜ YEMİŞTİM!
Ben mesela Ferhunde’yi diziye başladığımda çok gaddar, çok kötü bir insan zannediyordum, o kadar da kötü değilmiş. Benim kardeşlerim daha büyük kötülük yapmışlar birbirlerine yani. O onun kocasını çalmış, o onun sevgilisini çalmış falan. Hiç bunları bilmiyordum. O zaman mesela şu anki sosyal medya olsaydı linçin çok büyüğünü yemiştim yani.
HER TEKRARI YAYINLANDIĞINDA BEDDUA ALIYORUM
Mesela hala tekrarı oluyor. Caner’den sonra ben girdiğim zaman bana mesajlar geliyor. “Allah belanı vermesin, şöylesin, böylesin.” Ama şey de enteresan, hala 20 yaşındaki, 19 yaşındaki gençler hala Yaprak Dökümü’nü izliyor yani. Ellerinin altında da artık internet üzerinde izleme şansları var.
Haber Kaynak : SABAH.COM.TR
“Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır.”
GÜNDEM
06 Mayıs 2025SPOR
06 Mayıs 2025GÜNDEM
06 Mayıs 2025SPOR
06 Mayıs 2025SPOR
06 Mayıs 2025GÜNDEM
06 Mayıs 2025GÜNDEM
06 Mayıs 2025